Başkasının Sana Davranmasını İstediğin Şekilde Davran
İyi İnsan Olmak Ne Demektir
Hangi dili konuşursak konuşalım, sesleri kullanırız. Evrensel kurallar vardır ve onlara uyarız. Diller çok ufak farklılıklardır. Büyük yapının farklı cepheleridir sadece. İyilik de böyledir. Neye inanıyorsak inanalım, iyiliğin göreli olmayan taraflarına ulaşabiliriz. Neye göre iyi, kime göre iyi, ne kadar iyi kuşkularındansa, bazı temeller kurabiliriz.
Bir kere “başkalarının sana davranmasını istediğin biçimde davran.” Hayattan tatmin olmak için bu özü uygulamalıyız. Benden yapabileceğimden fazlası istenmemeli diye düşünürken ben de talepkar olmamalıyım. “Daha fazlasını iste” diyen kapitalizmin büyük oyuncularına ve sefil düzene aldanırsak hayatımız bedbaht olur. Kişilik dediğimiz şu kısacık arada fazlasını isteyerek, ya da yalnızca bu arada yanımızda olan maddi varlıklara bağlanarak kendimizi kandırmak insanlığın en yaygın davranışlarındandır. Fakat bunu değiştirmek elimizdedir. Binlerce yıldır maddi varlık aşkına düşen insanlara bakalım. Ya da bakmayı deneyelim; çünkü bu insanlar yalnızca kendi zamanlarında vardır. Bugün bizimle birlikte olan 2- 3 bin yaşında insanlar vardır. Hükümdarlar ve halkı yönlendirenler hariç hiçbir kişi zengin diye insanlık tarihine geçmemiştir.
Mesele tarihe geçmek de değil aslında. İnsan et ve kanıyla değil, kültüre bıraktıklarıyla yaşar. İsmi duyulsun ya da duyulmasın yaşamlarımızı şekillendiren, hala bizimle olan insanlar vardır. Bunlar halkı sömürüp altın içinde ölenler değildir. Tüm varlığı evi, ailesi ve fikirleri olan, hatta çoğu zaman bunlardan biri bile olmayan filozoflar vardır. Sokrates “gençleri Yunan tanrılarından soğutuyor” diye yargılanırken ölümünü insanlığa miras bırakmıştır. Af dilememiş, geçici hayatını kalıcı kılmıştır.
Yaşamlarımız bu dünyada nasıl bir etki yaratacak? Biz devamımızı nasıl etkileyeceğiz? İnsan arkasında mülk bırakmaz. Vücut dahi kendinin değildir, ödünç alınmıştır. Arkada kalan kültür mirasıdır. Çocukların kan bağıyla bağlı olması çocukları atalarının devamı yapmaz. Et ve kan benzerdir ancak insan doğada başka bir yönüyle vardır: düşünce. Maddelere değil, fikirlere dair bıraktıklarımız bir iz olacaktır. Bir zamanlar insanlar bu dünyadan gelip geçtiğinde, fark edilecek ki yalnızca hoş anılar baki kalmıştır. Madde çürür ama anılar hep bizimledir. İnsanlıkta yaşamak mümkündür. Bencilliği bırakıp bizi yaşatan çevremizle uyum içinde olursak kendimizi miras bırakabiliriz. Belli bir sürede değil, tüm tarihte yaşayabiliriz. Bu da yaşatacağımız güzel anılarla mümkündür.
Affetmek !
Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur:
“Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?”
Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler.
“O zaman” der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin.”
Öğrenciler bunu da yaparlar.
“Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!”
Öğrenciler , bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
“Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.”
Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur.
Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:
“Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? hep yanınızda olacaklar.”
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar:
“Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.”
“Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık.” “Hem sıkıldık, hem yorulduk?”
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:
“Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir . . . “
Yaratıcılık ;)
Yaratıcılık ;)
RENKLİ KİBRİTLERİMİZ
SİZ OJE SÜRÜN O ÜFLESİN
ÇEKİÇLE PARMAĞINIZI EZMEKTEN
HOŞLANMIYORSANIZ BU ALET TAM SİZE GÖRE
HOŞLANMIYORSANIZ BU ALET TAM SİZE GÖRE
KALP DESENLİ LASTİK İZİ
AKŞAMCI SAATİ
HAVA KAPALI BİLE OLSA
KİBRİT KUTUSU IPHONE KILIFI
SAKSI MI ABAJUR MU?
T.C KİMLİK KARTLARI-Yeni Nesil Kimlik Kartı
Yeni Kimlik Kartlarına Geçiş Aralık Ayında Başlıyor
Aralık ayı itibariyle varolan kimlik kartlarımız değişecek ve yeni bir dönem başlayacak.
Artık pembe ve mavi nüfus cüzdanları yerine tek renk, çipli kimlik kartları kullanacağız.
Yeni kimliklerimiz 10 yıl süresince geçerli olacak ve 18 lira karşılığında satın
alabileceğiz.
Yeni kimlikler oldukça değişik özelliklere de sahip. 1GB veri depolayabilen kimlikler
aynı zamanda parmak izi, avuç içi izi gibi tanımlayıcı bilgileride içerisindebarındıracak.
aynı zamanda parmak izi, avuç içi izi gibi tanımlayıcı bilgileride içerisindebarındıracak.
Hükümet tarafından yapılan açıklamada 3 yıl içerisinde bu kimliklerin herkese
dağıtılacağını ve 3 yıldan sonra şuanda kullanımda olan kimliklerin artık
kullanılmayacağını da açıkladı. 10 yılda bir değiştirilmesi gerektiğini de hatırlatan
hükümen bu yıl sonuna kadar 2 milyon kişiye ait kimliğin değiştirileceğini açıkladı.
dağıtılacağını ve 3 yıldan sonra şuanda kullanımda olan kimliklerin artık
kullanılmayacağını da açıkladı. 10 yılda bir değiştirilmesi gerektiğini de hatırlatan
hükümen bu yıl sonuna kadar 2 milyon kişiye ait kimliğin değiştirileceğini açıkladı.
2015 SONUNDA VATANDAŞA ULAŞACAK
10 yıldır gündemde olan ve sadece Bolu ilinde pilot uygulaması yapılan elektronik
kimlik kartları,2015 sonuna kadar tüm TC. Vatandaşların cebinde olacak.
Yeni kimlik kartlarının özellikleri neler?
-Taklit edilemez olmakla beraber, tahrip ya da tahrif edildiğinde tespit edilmesine
imkan veren görsel ve mantıksal güvenlik özelliklerine sahiptir.
-En az 10 yıl dayanıklılığa sahip malzemeden üretilmiş olan kart gövdesine sahiptir.
-T.C. Kimlik Kartı, vatandaşın rahatlıkla taşımasına ve kullanmasına olanak verecek
şekilde,kimlik kartları için belirlenen uluslarası standartlara uygun olacak şekilde,
standart bir akıllı kart boyutlarındadır.
imkan veren görsel ve mantıksal güvenlik özelliklerine sahiptir.
-En az 10 yıl dayanıklılığa sahip malzemeden üretilmiş olan kart gövdesine sahiptir.
-T.C. Kimlik Kartı, vatandaşın rahatlıkla taşımasına ve kullanmasına olanak verecek
şekilde,kimlik kartları için belirlenen uluslarası standartlara uygun olacak şekilde,
standart bir akıllı kart boyutlarındadır.
George Carlin’in Zaman Paradoksu
Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var;
daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz;
daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz;
daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.
daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.
Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz;
daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz;
daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz,
çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz,
çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz,
çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz,
çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz,
çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık.
Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var.
Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.
Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz.
Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz.
Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik.
Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.
Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.
Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır.
Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız.
Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.
Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür
Silikon Vadisi Yönetici Çocukları Neden Teknoloji Girmeyen Bir Okula Gidiyor?
Günümüz çocukları teknolojinin içine doğuyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Şimdi bu durumu anne babaların
nasıl yorumladığını daha iyi anlamak için başka bir gerçeği daha ortaya koymak lazım: Biz teknolojinin içine doğmadık. Hepimiz yaş kemale erdikten sonraki dönemde, yani lise ve üniversite yıllarında ya da iş hayatına yeni atıldığımız dönemlerde tanıştık teknolojiyle. Belki bu yüzden küçücük çocukların hatta el kadar bebelerin teknolojiyle ilişki kurmasından şaşkınlıkla karışık -ilk kez gördüğümüzden olsa gerek- tuhaf bir zevk alıyoruz.
Çok farklı ve zeki bir nesil yetişiyor duygusu kaplıyor içimizi. Belki bu yüzden bir sürü anne baba, “Oğlum 3 yaşında tam bir profesyonel Google kullanıcısı”, “Bizimkinin mouse kullanmasını bir görsen inanamazsın” gibi tuhaf gururlanmalar yaşıyor.
Şükürler olsun ki, çocukların gelişim çağında teknolojiye (bilgisayarlar, cep telefonları, tabletler) uzun saatler maruz kalmasının zararlarıyla (gelişimi ve öğrenmeyi olumsuz etkilemesi, obezite ve saldırganlığa sebep olması, radyasyon emisyonu vs.) ilgili çok sayıda araştırma yayınlandı. Ancak, buna rağmen çocuğunu teknolojiden uzak tutmak için çaba gösteren çok az sayıda anne baba var.
Aksine çocuğuna dördüncü ya da beşinci yaş gününde tablet almayı hayal eden anne baba sayısı hiç de az değil. Sonuç olarak, teknolojiyle çok geç yaşta tanıştığımızdan ve kendimizi pek zeki bulmadığımızdan olsa gerek, küçük bir çocuğun harika bir internet kullanıcısı olmasını yüksek zeka göstergesi olarak algılamaya devam ediyoruz.
Bu okulda hiç teknoloji yok
New York Times’ta yayınlanan ve önemli tartışmalara sebep olan bir makale, zeka ve teknoloji kullanımı arasındaki ilişkiye en sağlam darbeyi vurmayı başardı. Dünyada ve ülkemizde pek çok ilkokul, sınıflarını bilgisayarlarla donatma konusunda acele edip bu konuda birbiriyle yarışa dursun, teknolojinin ana vatanı Silikon Vadisi’nin göbeğinde E-Bay, Google, Apple, Yahoo ve Hewlett-Packard gibi teknoloji devlerinin çocuklarını göndermeyi tercih ettikleri bir okul, kendini teknolojiden tamamen arındırmayı seçiyor. Bu okul, Waldorf School of the Peninsula.
Bu okulda hiç teknoloji yok. Bilgisayar ekranı ya da akıllı tahtalar yerine eski karatahtalar, tebeşirler, kağıt ve kalem var. Öğrenmenin diğer temel malzemeleri ise örgü ve dikiş iğneleri ve bazen de çamur var. Bunun dışında bolca oyun odaklı öğrenme ve hikaye anlatma var.
El becerisi zekaya dönüşüyor
Google’ın bir üst düzey iletişim bölümü çalışanı olan Alan Eagle, New York Times’a yaptığı açıklamada “App uygulamasının ya da iPad’in çocuğuma okumayı ya da matematiği daha iyi öğreteceği fikri çok komik” diyor. 5.sınıfa giden kızı henüz Google kullanmayı bilmiyor. Bunun yerine kızı, sınıfındaki diğer çocuklar gibi dikiş becerilerini güçlendirilmeye çalışıyor.
Hedefleri bir gün kendi çoraplarını dikebilmek. Waldorf eğitim sistemine göre problem çözme ve matematik becerisi örgü örmek, makas ya da bıçak kullanmak gibi ufak el becerileriyle gelişiyor. El becerileri ve atlama, zıplama, tırmanma gibi hareket becerileri, 7 yaşından sonra zekaya dönüşüyor.
Teknoloji becerisini fazlasıyla büyüten günümüz ebeveylerinin aksine Alan Eagle’a göre teknolojiyi kullanmayı öğrenmek, dişleri fırçalamayı öğrenmek kadar kolay. “Google’da ve diğer her yerde, teknolojiyi, zekası en düşük insanın bile rahatlıkla kullanabileceği kadar basit hale getiriyoruz. Çocuklarımız büyüdüğünde teknolojiyi kullanmayı becerememeleri gibi bir şey söz konusu bile olamaz” diye özetliyor anne babaların yere göğe koyamadıkları teknoloji becerisini Eagle.
Waldorf sistemi neredeyse 100 yıllık bir eğitim sistem ancak bilgisayar konusunda tartışma yaratmaya daha yeni başladı. İyi ki de başladı. Çok daha karmaşık hareketler yapabilen çocuğunuzun mouse kullanmak kadar basit bir hareketiyle gurur duymayı bir kenara koyup, onu dikiş dikmek, makas kullanmak gibi pek önemsemediğiniz, oysa çok daha fazla zeka gerektiren el becerileri konusunda yüreklendirmenin zamanı geldi de geçti bile.
ALINTI: http://www.egitimpedia.com/dunya-2/silikon-vadisi-yoneticilerinin-cocuklari-neden-teknoloji-girmeyen-bir-okula-gidiyor
Anneler Günü Nerden Çıkmış, Günümüze Kadar Nasıl Gelmiş ?
Amerikalı genç jarvis annesinin vefatının ardından yaşadığı acıyı atlatamamış annesinin yerini hiçbir şey
dolduramamıştır.
Her sene annesinin ölüm yıl dönümü geldiğinde eşsiz bir acı duyar ve bunu etrafındakilere de yansıtırmış.Yine annesinin bir ölüm yıl dönümünde yani mayısın 2 . pazar gününde etrafındaki herkesi bir araya getirerek , bu günün anneler günü olmasını çok istiyorum ve Anneler Günü adıyla her yıl kutlanmasını kabul eder misiniz..? diye sormuş ve bu düşünce herkes tarafından kabul görülmüş ve artık her mayıs ayının ikinci pazar günü anneler günü kutlanmıştır...
"Sınırsız bir sevgi, anlatılmaz bir sevgiyle beni seven annem, sana layık olmak
için yaşıyorum.
Anneler günün kutlu olsun."
Şimdiden Tüm Annelerimizin Anneler Günü Kutlu Olsun :)
" Karadenizden Gelen Ses " , Bu Değerli Sanatçılar Umarım Emeklerinin Karşılığını Alırlar
Her tür müziği, her şekli ile dinlerim. Her türlü yorumu,saygıyla karşılar ve tüm Müziklerde
sadece bana vereceği huzuru ararım.
sadece bana vereceği huzuru ararım.
Özgür Babacan & İrfan Seyhan’a emeklerinden dolayı teşekkürü borç biliyorum. Bu adamlar
kendi imkanları ile gerçekleştirdikleri müzik kayıtları gerçekten taktiri hak ediyor. Belki
bir gün bir albüm ile karşımıza gelirler. Yollarında başarılar diliyorum…
Hapisane İçinde
İnce Bel
Diz Dize
1 Mayıs 'da Gündeme gelmeyen Kareler
1 Mayıs
İstanbul Valiliğinin aldığı kararla Taksim'e çıkan hemen hemen her sokak, her mahalle
barikatlar, polisler ve tomalar eşliğinde olağanüstü bir çabayla göstericilere ve Taksim'e
ulaşmak isteyen insanlara kapatıldı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Beşiktaş, Şişli,
Okmeydanı, Zincirlikuyu ve Levent gibi birçok bölgede polis ve göstericilerle karşı karşıya
geldi, protestoculara yoğun biber gazı ve toma'lar ile müdahale edildi. Beşiktaş'ta Abbasağa
Park'ı,Şişli'de Disk binası ve çevresi, Zincirlikuyu-Levent Metrosu yakınlarında ve
Okmeydanı'nda yoğun çatışmalar yaşandı. İstanbul Valiliğinden yapılan açıklamaya göre
kentteki 1 Mayıs kutlamalarında çıkan olaylarda 90 kişi yaralanarak hastaneye başvurdu.
Olaylar sırasında 142kişi de gözaltına alındı.
Nike'ın Dünya Kupası İçin Hazırladığı Reklam
Ronaldo, Neymar Jr. ve Wayne Rooney’ın yanı sıra Zlatan Ibrahimovic, Eden Hazard, Andrea Pirlo, Gonzalo Higuain, Gerard Pique, Andrés Iniesta, Mario Gotze, Thiago Silva, Thibaut Courtois, Tim Howard ve David Luiz gibi ünlü futbolcular da yer aldı. Kobe Bryant, Jon Jones, Anderson Silva, Irina Shayk ve Yeşil Dev’in de aralarında bulunduğu diğer sporcular ve özel konukların da yer aldığı reklam filmi, iki takım arkadaşının bir parkta ‘Kazanan Kalır’ oyunundaki mücadelesi ile başlıyor.
İster dünyanın en iyi oyuncusu olsun ister Brezilya’da sokaklarda oynayanlar olsun tüm futbolseverleri oyuna tutkuyla bağladıklarını söyleyen Nike Pazarlama Kurulu Başkanı Davide Grasso, ‘Kazanan Kalır’ın her genç oyuncunun arkadaşlarıyla arasındaki rekabeti öğrenmesini, kahramanı olan oyuncuyla oynama veya onun gibi olmaya çalışma deneyimlerini anlattığını belirtti. Davide Grasso, şöyle devam etti: “Korkusuz, heyecanlı ve eğlenceli oyuna inanıyoruz ve işte bu da bizim benimsemek istediğimiz bakış açısı. Nike oyuncuları uçlarda oynuyor; çünkü bir şeyi benzersiz ve sıra dışı kılmak için doğru zamanı biliyor. Biz oyunları bu dakikalar için izliyoruz, bunlar bize kendi oyunumuzu yaratmada ilham verici oluyor. İşte ‘Her Şeyi Ortaya Koy’ bu demek oluyor. Eğer o riskleri almaya hazırsan, ne yapabileceğinin söylenmesine ihtiyaç yoktur.”
Akıllı Telefon Alma İsteğim
Akıllı Telefon Alma İsteğim
Yaklaşık 1 Seneden beri akıllı telefon almayı düşünüyorum , lakin hangi telefonu alacağım
konusunda karasız kalıyordum , gönlümden geçen Samsung NOTE 2 ,mantığımdan geçende Nokia E-71 , ulan bir yandan da içimdeki ses olum sen manyakmısın ne yapıcaksın fırıncı küreği gibi telefonu diye mantığım bana fırça atıyordu .İşin içine yoktan , yaklaşık bir öküz parası girince mecburen gidip Nokia E-71 aldım.....
C# Da Dosyadan Veri Okuma ve yazma Listbox ile
Arkadaşlar bu yazımda , listbox ' a veri ekleme , silme ,ve DOSYADAN VERİ OKUMA VE YAZMA işlemlerimi anlatacağım , umarım faydalı olur , herhangi bir problem yaşayan arkadaşlar yorum bölümüne problemlerini yazarsa yardımcı olabilirim .
Yapacağımız Uygulama
private void ListeyeEkle_Click(object sender, EventArgs e)
{
/**İlk Başta Textboxlarımızda veri varmı Yokmu Diye Kontrol Edelim */
if (txt_ogrNo.Text == "" || txt_adSoyad.Text == "" || cbx_Bolum.SelectedIndex == -1)
{
MessageBox.Show("Boş Bırakılan Yerler var ! ");
return;
}
/*Daha Sonra ListBox ' a veri yüklemek için bir değişken tanımlıyoruz */
else
{
string veri = txt_ogrNo.Text + "-" + txt_adSoyad.Text + "-" + cbx_Bolum.SelectedItem.ToString();
if (listBox1.Items.Contains(veri))
{
MessageBox.Show("Aynı Verilerden Daha Önce Eklenmiş ! ");
}
listBox1.Items.Add(veri);
}
}
private void ListedenSil_Click(object sender, EventArgs e)
{
if (listBox1.SelectedIndex != -1)
{
listBox1.Items.Remove(listBox1.SelectedItem);
}
}
private void listBox1_SelectedIndexChanged(object sender, EventArgs e)
{
if (listBox1.SelectedIndex == -1)
{
return;
string[] parcala = listBox1.SelectedItem.ToString().Split('-');
txt_ogrNo.Text=parcala[0];
txt_adSoyad.Text = parcala[1];
cbx_Bolum.SelectedItem=parcala[2];
}
private void DosyaKaydet_Click(object sender, EventArgs e)
{
saveFileDialog1.Filter = "ogrencikayit|*.abc|Text|*.txt|Tüm Dosyalar|*.*";
saveFileDialog1.FilterIndex = 1;
DialogResult dk = saveFileDialog1.ShowDialog();
if (dk == DialogResult.Yes)
{
try
{
StreamWriter s = new StreamWriter(saveFileDialog1.FileName);
for (int i = 0; i < listBox1.Items.Count; i++)
{
s.WriteLine(listBox1.Items[i].ToString());
}
s.Close();
MessageBox.Show("Veriler Kaydedildi");
}
catch {
MessageBox.Show("HATA OLUŞTU... ! ");
}
}
}
private void DosyadanOku_Click(object sender, EventArgs e)
{
{
openFileDialog1.Filter = "ogrencikayit|*.abc|Text|*.txt|Tüm Dosyalar|*.*";
openFileDialog1.FilterIndex = 1;
DialogResult A = openFileDialog1.ShowDialog();
if (A==DialogResult.OK)
{
StreamReader sr= new StreamReader(openFileDialog1.FileName);
string alinan = sr.ReadLine();
while(alinan !=null)
{
listBox1.Items.Add(alinan);
alinan = sr.ReadLine();
}
sr.Close();
}
}
}
}